Raşit Yıldırım

Ortaklık kültürü ve sermaye birikimi

Ortaklık kültürü ve sermaye birikimi

  1. Ortaklık, sermaye, ortaklık kültürü kavramları[i]

Türk Dil Kurumu “ortaklık” kavramını “iki veya daha çok kimsenin iş yaparak kazanç elde etmek için birleşmeleri, şirket” olarak tanımlıyor. Bu tanıma göre iki veya daha fazla kişinin bir araya gelmesiyle ortaklık ilişkisi başlar.

“Sermaye” kavramı ise, “bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı” olarak tanımlanıyor.

Bu tanımlara göre; ortaklık ekonomik bir amaçla bir araya gelen kişiler arasındaki ilişkiler ağını, sermaye ortaklık ilişkisinin dayandığı finansal gücü ifade etmektedir.

Kültür kavramı, “bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce” bütünü olarak tanımlanıyor. Bu çerçevede ortaklık kültürü, halkın ortaklık konusundaki görüş ve düşüncelerinin bütününü ifade eder.

  1. Ortaklık çeşitleri

Muhtelif kriterlere göre detay tanımlara girmeksizin, (bu makalenin amacına uygun olarak) ortaklıkları üç grupta toplayabiliriz:

  • Birden fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelerek oluşturdukları adi ortaklık, kolektif şirket, limitet şirket veya anonim şirket şeklinde oluşturdukları ekonomik birlik. Şirket süresiz olarak oluşturulur.
  • Girişim veya iş ortaklıkları: Birden fazla gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelerek, belirli bir projeyi gerçekleştirmek üzere oluşturdukları geçici ortaklık. Bu ortaklık belli bir projenin gerçekleştirilmesi (bir baraj yapımı, tesis yapımı gibi) amacıyla kurulur. Proje tamamlanınca ortaklık sona erer.
  • Sermayelerinin bir kısmı halka açık olarak borsada işlem gören şirketler.

Aşağıda yer verilen analiz ve değerlendirmeler, özel tanımlar hariç, bu şirketlerin tamamını ilgilendirir.

  1. Ortaklıkların önemi ve ortaklık kültürü

Yerleşik kültürümüzde, “bir elin nesi var, iki elin sesi var” gibi ortaklığı teşvik edici özdeyişler olduğu gibi, “büyük bir çiftlikte tavuk olmaktansa, küçük bir çiftlikte horoz olmak” veya “küçük olsun benim olsun” deyimlerinde olduğu gibi, ortaklıktan uzaklaştırıcı özdeyişlerimiz de var.

Batı toplumlarında, sanayi devrimi ve kitlesel üretim sürecine paralel olarak ortaklık kültürü de gelişmiştir. Solingen, Siemens, Krupp, Bayer gibi bilinen markalar bir şahıs tarafından başlatılmış girişimlerin, ortaklık desteğiyle genişlemiş ve küreselleşmiş başarı öykülerinin örnekleridir.

Türkiye’de ise sanayileşme süreci geç başladığı için ortaklık deneyimleri de gecikmeli olarak ekonomik yaşamımıza girmiştir. Ortaklık deneyimlerimizde ise, az sayıda başarılı örneğe karşılık, maalesef genellikle başarısız örnekler öne çıkmıştır.

Kalıcı ekonomik kalkınma için sermayeye, sermaye birikimi için de ortaklık kültürünün gelişmesine ve yaygınlaşmasına ihtiyaç vardır.

İslam dünyasının geri kalmışlığını sorgulayan Hekimoğlu İsmail, Müslüman ve paranın birbirini tamamladığı gün Müslümanların da süper güçler arasında yer alacağını, paraya hâkim olmayan Müslüman’ın dünyasının da ahiretinin de cehennem olacağını söylüyor[ii].

Hekimoğlu’nun ifadesiyle “paraya hâkim” olmak için, ilk ve olmazsa olmaz koşul “ortaklık ve iş birliği kültürünün” gelişmesidir.

Girişim ortaklıklarının küresel ekonomideki yeri ve önemi[iii] oldukça yüksektir. Özellikle yeniden yapılandırma yapan ortaklıklarda üretilen katma değer dikkat çekicidir.

“Çoğu şirket için ortak girişimler ve diğer ortaklıklar denklemin kritik bir parçası. Amazon, GlaxoSmithKline, Lockheed Martin, Rio Tinto, Shell, Siemens ve Volkswagen gibi şirketlere baktığımızda bünyelerinde çok sayıda ortak girişim ve ortaklık barındırdıklarını görüyoruz. Öyle ki bu şirketler, ciro veya net gelirlerinin yüzde 25’ini ve hatta daha fazlasını bu tür ortaklıklardan elde ediyor.

Ortaklıklar; yenilenebilir enerji, döngüsel ekonomi, dijital sağlık ve mobilite gibi yeni teknoloji odaklı alanlarda rekabet etmek için birer anahtar araç hizmeti görüyor. Özellikle küreselleşme karşıtı yaklaşımların ve katı düzenleyici rejimlerin giderek daha da etkili olması nedeniyle, yerel ortaklarla iş birliği yapan ortak girişimler şirketlerin uluslararası arenada yeni pazarlara açılmaları ve güçlü kalabilmeleri için stratejik bir önem taşıyor.

Peki, ortak girişim ve ortaklık portföylerinde değişikliğe gitmek kurumsal zayıflığın, kabiliyet eksikliğinin ve yanlış stratejik adımların bir göstergesi mi, yoksa bir rekabet avantajı kaynağı mı? Bu soruya cevap bulmak amacıyla, şirket yapılarının son dört yılda nasıl değiştiğini anlamak için altı sektörde 60 önde gelen şirketin ve bu şirketlerin 2 bin 200’den fazla ortak girişiminin ve ortaklığının bir analizi yapıldı.

Bu analizin ana faktörü olan yeniden yapılanma; mülkiyet, işletmecilik, strateji ve kapsam, finansal ve ticari düzenlemeler, yönetişim ve yasal yapı, organizasyon ve yetenek veya operasyonlardaki değişiklikler de dahil olmak üzere girişimde yapılan maddi değişiklikler olarak tanımlandı ve buna göre hareket edildi. Analiz sonucunda, genel ortaklık portföyü faaliyeti ile şirketin sermaye getirisi (ROC) arasında güçlü bir ilişki bulundu.

Mevcut ortak girişimleri ve ortaklıkları yeniden yapılandırma ve yenilerini kurma konularında daha aktif olan şirketlerin, sektörlerindeki üç yıllık ortalama sermaye getirisini karşılama veya aşma olasılıkları aynı sektördeki rakiplerinden daha yüksekti.

Veriler, veri kümesindeki ortak girişimlerin yüzde 37’sİnİn son dört yılda en az bir kez yeniden yapılandırıldığını ve veri kümemizdeki 60 şirketin 59’unun bu dönemde en az bir ortak girişimi yeniden yapılandırdığını ortaya koydu. Ayrıca, şirketlerin daha büyük ortak girişimlerini yeniden yapılandırma olasılığı daha yüksek iken, küçük girişimlerin anlamlı değişimler geçirme olasılığı daha düşük.

Araştırmanın öne çıkan bulgularından biri; en az bir büyük yeniden yapılanma geçiren ortak girişimlerin büyük ölçüde değişim geçirmeyen ortak girişimler ile karşılaştırıldığında stratejik ve finansal hedeflerine ulaşma ihtimallerinin iki kat fazla olduğunu ve başarılı bir şekilde yeniden yapılanan ortak girişimlerin (çıkış ya da sonlanma harici) finansal rakamlarda ve şirket performansında ortalama olarak yüzde 10 ila 30 arası İlerleme gerçekleştiğini gösteriyor.”

Özellikle kriz dönemlerinde krizi takip eden dönemlerde ortaklıkların önemi oldukça yüksek[iv].

“Ortak girişimler ve ortaklıklar, bu çabalarda hem kriz sırasında maliyetleri paylaşma ve sermaye ihtiyaçlarını azaltmanın aracı olarak hem de kriz bittiğinde kendilerini büyüme için uygun konuma getirmekte pek çok firma için önemli bir rol oynayacak. Nitekim otomotiv, perakende ve petrol ve gaz üretimi gibi yoğun baskı hissedilen sektörlerde ortak girişimler oldukça yaygın.

Örneğin GM ve Volkswagen’in çok sayıda ortak girişimi bulunuyor, ortak girişimler en büyük uluslararası petrol ve gaz şirketlerinin üretimlerinin neredeyse yüzde 80’İnİ gerçekleştiriyor. Ayrıca bu ve benzeri enerji şirketlerinde fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara geçişin yönetimi için de kilit rol oynuyor. Açık denizlerde rüzgâr ve güneş enerjisi üretiminde en büyük varlıkların yüzde 50’sinden fazlası ortak girişim olarak yapılandırılıyor ve bu tür yatırımlar Royal Dutch, Shell, BP, Total ve Equinor gibi şirketlerin riskleri paylaşmaya, kapasite geliştirmeye ve sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik iddialı hedeflerine ulaşmalarında önemli bir araç oluyor.

Pfizer ve BioNTech 2020 yılının Mart ayında Covİd-19 aşısı geliştirmek üzere işbirliği yapacaklarını açıkladı. Sanofi ve GSK İle Hoth Therapeutics, Voltron Therapeutics ve Mass General Hospital da yine Covid aşısı geliştirmek amacıyla ortaklık yaptı.

Ortak girişimler bugün şirket kârlarının da kayda değer bir kısmını yaratıyor. 2019 yılında Airbus, Celanese, Engie, Vodafone ve Volkswagen kazançlarının yüzde 20’sinden fazlasını denetimsiz ortak girişimlerden elde ederken Coca-Cola, GM ve daha pek çok şirkette bu oran yüzde 10’un üzerinde oldu.”

Yapılan araştırmalar, ortaklık yapılarak gerçekleştirilen yatırımların ortaklık yapılmadan (tek başına) yapılan yatırımlardan daha avantajlı olduğunu göstermiştir.

ortaklık enerjisi
ortaklık güç verir

Ortaklık ilişkilerinin gelişmesinin ve yaygınlaşmasının getireceği sosyoekonomik faydalar şöyle özetlenebilir:

  • Yatırım planları ve işletme sermayesi ihtiyacı öz kaynaklardan karşılanır.
  • Bölgesel, ulusal ve uluslararası büyük projelerin gerçekleştirilmesi için sinerji ve kaynak oluşturulur.
  • Ortaklıkların gelişmesine bağlı olarak oluşacak “pay” piyasasının yaygınlaşması ile eski yeni tüm ortaklar için, borsada veya formüle edilmiş pay değerleme ve devir yöntemleriyle, paylarını daha kolay nakde döndürme imkânı elde edilir.
  • Payların nakde dönüşmesindeki kolaylık pay ve ortaklık piyasasını hareketlendirir, bu yolla sermaye birikimi artar.
  • Yatırım amaçlı tasarruf bilinci gelişir.
  • Ortaklıkların gelişmesiyle şirketlerin kurumsallaşması artar.
  • Kurumsallaşan şirketlerin itibarı artar.
  • İtibarlı şirketlerin profesyonel, kalifiye iş gücü istihdamı kolaylaşır.
  • İtibarlı şirketler daha hesaplı mal tedarik eder ve daha ekonomik finansal kaynaklar bulur.
  • Kurumsallaşarak, profesyoneller istihdam ederek, hesaplı tedarik yapan işletmelerin rekabet gücü artar. Artan rekabet gücü kârlılığı artırır.
  • Artan kârlılık ortaklık kültürünü geliştirir. Ortaklık kültürünün gelişmesi sermaye birikimini, yatırımları ve şirketleşmeyi artırır.
  • Özellikle yeniden yapılandırma yapılan ortaklıklarda çok daha başarılı sonuçlar alınır.
  • Kriz dönemlerinde krizleri takip eden dönemlerde ortaklıklar daha da vaz geçilmez hale gelirler.
  • Ortaklıkların yatırım geri dönüş oranları daha yüksektir.

3. “Nalıncı keseri” mi “kazan kazan” mı (tavuk-inek ortaklığı)

Ortaklık ilişkisinin temel koşulunu açıklayan bir fıkra ile konuyu somutlaştıralım [i]:

“Özgüveni yürüyüşünden belli olan irice bir tavuk çayırda otlamakta olan ineğe yaklaşır. ‘İnek kardeş, seninle ortaklaşa bir iş yapalım mı?’ diyerek ona iş birliği teklif eder. İnek bu teklifi, fazlaca düşünmeden, ‘Pek tabii ki tavuk kardeş, büyük bir mutlulukla’ diye cevaplandırır. Arkasından da hemen sorar: ‘Birlikte ne yapacağımızı da düşündün mü? Bir teklifin var mı?’

Tavuk bu soruya hazırlıklıdır. Hemen cevap verir: ‘Düşünmez olur muyum? Hazır bir proje ile geldim. Hem de projemi iyi bir piyasa araştırması yaparak hazırladım. Özellikle sonbahar kış aylarında yumurtalı sucuğa büyük bir talep var. Sonbahara da girmek üzereyiz. Güzel bir lokanta açıp sadece yumurtalı sucuk yapacağız. Yumurtası benden sucuğu da senden olacak. Ben çalıştıracağımız lokantayı bile buldum. Sahibiyle de anlaştım. Sen evet dersen bir hafa sonra işe başlayabiliriz.’

İnek tavuğun bu projesinden etkilenir ve fazlaca düşünmeye ihtiyaç duymadan, ‘evet, olur!’ diyerek tavuğun ortaklık teklifini kabul eder.

Bir hafta sonra tavuk, yanında bir kasapla, çayırda yayılmakta olan ineğin yanına gelir. Kârlı bir işe girişmenin mutluluğu ile ineğe yaklaşır. Yaptığı hazırlıkları ineğe anlatır: ‘İnek kardeş, inek kardeş! Her şey tamam. Lokantayı kiraladım. Masalar, koltuklar, garsonlar, aşçımız hepsi tamam. Ben yumurtalarımızı da lokantaya bıraktım. Senin işini de en kolay şekilde halletmek için tecrübeli bir kasabı yanımda getirdim. Şöyle çimene güzelce uzanıver. Kasabımız senin işini kolayca halledecek. Sucuklarımızı da hazırlayacağız. Kıymetli müşterilerimize sucuklu yumurtalarımızı birkaç gün içinde sunabileceğiz.’

İnek, aldatılmış olmanın hüznü ile ama canını kurtarmaya kararlı bir tavırla, ‘Sevgili tavuk kardeşim, ben bu ortaklıktan vazgeçtim.’ der. ‘Zira bu ortaklık bana çok pahalıya gelecek!’ diyerek canını kurtarmayı başarır.

Herhalde tavuğun iş teklifi yumurtalı sucuk değil de peynirli omlet olsaydı, bu ortaklık hem kârlı hem de sürekli bir iş birliğine dönüşebilirdi. O zaman ‘yumurtası tavuktan sucuğu inekten’ değil; yumurtası tavuktan, peyniri inekten olacaktı. İş birliği de kârlı bir şekilde sürecek, hatta yeni tavukların ve ineklerin de ortaklığa katılmasıyla büyüyerek yoluna devam edebilecekti.

Başarılı bir iş birliğinin en önemli şartları muhakkak ki ‘kazan kazan’ ilkesine uymak ve bunun gerektirdiği karşılıklı güvene sahip olmaktır. ‘Kazan kazan’ ilkesinin zıddı dilimizde ‘nalıncı keseri’ deyimiyle ifade ediliyor. Bu deyim daha çok eleştirel olarak seslendirilse de maalesef olumsuz ortaklık girişimlerindeki temel uyumsuzluk sebebini de izah ediyor.

4. Ortaklığın İslam kültüründeki yeri

İslam, her koşulda sosyal ilişkilerin geliştirilmesini teşvik ediyor. Evlenip aile kurma, akrabalık ilişkilerini güçlendirme, komşuluk haklarını gözetme, üretip helalinden kazanma, kazandığını ihtiyaçları için ve Allah (cc) için harcama, iyiliği emretme, kötülükten sakındırma, insanlara İslam’ı anlatma, insanlar arasındaki kırgınlıkları giderme gibi güzel ameller ancak sosyal yaşamla mümkündür.

Cemaatle ifa edilen namaz ibadetinin yalnız eda edilen namazdan 27 kat faziletli olması, Cuma namazının ve bayram namazlarının cemaatle ifa edilmesi de sosyal yaşamın önemini somut olarak gösteriyor.

Ekonomik yaşam da sosyal yaşamın önemli bir unsuru, belki de temel unsuru olduğuna göre; İslam’ın her alanda sosyalleşmeyi teşvik etiği gibi, ekonomik yaşamda da iş ve güç birliğini teşvik ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. “Allah-u Zülcelâl hazretleri buyurdu ki: ‘Biri diğerine ihanet etmediği müddetçe iki ortağın üçüncüsü ben olurum. Biri arkadaşına ihanet eti mi ben aralarından çekilirim.” hadisi buna işaret ediyor.

Bu hadis ışığında, ortaklık yoluyla Allah’la (cc) birlikte olacağını bilen bir Müslüman’ın yalnız ihtiyacı olduğu zaman değil, ihtiyacı olmadığı zaman bile ortaklığı tercih etmesi gerekir.

İnsanı yaratan ve zaaflarını bilen Yüce Allah da ortaklık ilişkilerinin temel kuralını belirliyor:

“Ey iman edenler! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). Eğer borçlu, aklı ermeyen veya zayıf bir kimse ise ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın.” (Bakara, 282)

Bu ayetle, borç alacak ilişkileri yanında, tüm önemli konuların yazılı anlaşmaya bağlanması ve bu anlaşmalara güvenilir kişilerin şahitlik etmeleri emrediliyor. Ortaklık ilişkisi herhangi bir borç-alacak ilişkisinden daha önemli ve daha uzun süreli olduğuna göre bu ilişkiler de yazılı sözleşmelere dayandırılmalıdır. “Her şeyi yazıp belgeye bağlamanın, din ve dindarlığın, takvanın temeli olduğu” unutulmamalıdır. (Bakınız Bakara 282 Yazır tefsiri)

5. Başarılı ve başarısız örnek Türk ortaklıkları, başarısızlık sebepleri

Bakınız:

Ortaklık – Başarılı ve başarısız örnekler

6. Ortaklık ile ilgili öneriler ve ortaklık sözleşmesi

Bakınız:

Ortaklık için öneriler ve ortaklık sözleşmesi

Yönetim ve kurumsallaşma konularında eğitim veya danışmanlık desteğine ihtiyacınız mı var?

Bize ulaşın…

[i] Müfüoğlu, T. (2014, Haziran 6), İşbirliği ve ortaklık: “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz”, Dünya Gazetesi

[i] Bu makalede faydalanılan temel kaynak: Yıldırım, R (2016). Yönetim Anlayışımız ve Kültürel Temelleri. Hayat Yayınları. İstanbul: Alioğlu Matbaacılık. S 487-500.

[ii] Hekimoğlu İsmail, (2009), Müslüman ve Para, Timaş. S 55.

[iii] HBR-Türkiye. 21/10/2021. Yeniden Yapılanmalar Ortak Girişimlerin Performansını Nasıl Etkiliyor?

[iv] HBR-Türkiye. Eylül 2020. James Bamford, Gerard Baynham, David Ernst.Gerileme Dönemlerinde Ortak Girişimler ve Ortaklıklar.

[v] HBR-Türkiye. Eylül 2020. James Bamford, Gerard Baynham, David Ernst.Gerileme Dönemlerinde Ortak Girişimler ve Ortaklıklar. S 7.

Facebook
WhatsApp
Twitter
LinkedIn
Pinterest